1. 1412-1431 yılları arasında yaşamış olan katolik kilisesi azizesi, asker, fransa ulusal kahramanı. aslında imzası "jehanne" şeklinde ama o zaman fransızca öyleymiş demek ki. jehanne bence daha güzelmiş, ismin kökeni olan "yohanan"a yakın epey.

    eskiden 'e ait olan, şimdilerde 'e (alsace-champagne-ardenne-lorraine) ait olan köyünde doğmuştur. ailesi köyün zenginlerinden olduğu için köy koruculuğunu da üstlenmiştir. küçük jeanne'ın ise ailenin hayvanlarını güttüğü söyleniyor ama bu tam olarak doğru olmayabilirmiş. yine de çiftçilik işleriyle ilgileniyor işte.

    13 yaşındayken başmelek mikail, azize margaret ve azize katerina hakkında görümler görmeye başlıyor kendisi. bu iki azizenin de özelliği din şehidi olmaları. bu da jeanne'ın yüreğinde şehit olma arzusunu körüklüyor. bu görümleri gördükten sonra bakirelik yemini ediyor.

    tabii bu sırada, fransa perişan durumda. ingiltere fransa'nın büyük bölümünü ele geçirmiş, bazı fransız soyluları fırsattan istifade ingilizlerle işbilriği yapıp bağımsızlıklarını ilan etmişler ve ortada bir fransa kralı yok. çünkü fransa kralı olacak olan , ingiliz destekli hakimiyetinde olduğu için bir türlü katedrale gidip tacını giyemiyor.

    "bulunduğu yerde giysin tacını" diyebilirsiniz tabii. ama o zamanlar bu tür sembolik işleri yapmanız gerekiyor işte. yoksa o da bilirdi herhalde atatürk veya stalin gibi hükümeti uygun bir yere taşıyıp oradan işleri idare etmeyi. ama işte atatürk o zamanlarda ve o zihniyet altında yaşasa kurtuluş savaşı'nı başlatması için önce istanbul'u işgalden kurtarması gerekecekti.

    üstüne bir de burgonyalılar charles'ın son kalelerinden biri olan kapılarına dayanmış durumda. orleans düştüğü an fransa tahtına burgonyalılardan birisi geçecek.

    işte bu ahval ve şerait içerisinde jeanne, peygamber olduğunu kanıtlamak için (hristiyanlık ve islam peygamberlikleri arasında çok fark var) charles'a buluşma teklif ediyor. charles da 'a davet ediyor jeanne'ı.

    tabii charles'ın danışmanları "saçmalayın dauphin bey, el kadar bebe mi peygamber olup fransa'yı kurtracak?" deyip charles'ı mantığa davet ederler. ama charles da "dur o zaman bir oyun oynayalım. tahtıma başkası otursun, ben de kalabalığın içerisine karışayım. jeanne'ı gerçekten tanrı gönderdiyse ben kalabalığın arasında bulur." deyip bir oyun hazırlıyor. tabii jeanne da tahtta başkasının oturduğunu anlıyor ve kalabalığın arasında şıp diye buluyor dauphin'ı. böyle olunca da jeanne'a iman ediyorlar tabii. her isteğini yerine getiriyorlar.

    jeanne atını ilk olarak orleans'a sürüyor. orleans'ın komutanı jean de dunois, "ya sen kadınsın şimdi karışma işimize" deyip jeanne'ı pek sallamıyor. jeanne'dan habersiz atağa kalkıyor. tabii ingilizlerden iyi bir dayak yiyor. bunun üzerine jeanne savaş meydanına gelip askerleri tekrar ingilizlerin üzerine sürüp ingilizleri pataklıyor. bunun üzerine fransızlar jean'ı gerçekten tanrı'nın gönderdiğini söylüyor. ingilizler de "bu kızın içine şeytan girmiş" diyor. halk da şüphe içinde olsa da, din adamlarının da jeanne'ı desteklediğini görünce jeanne'ın içine şeytan girmediğinden emin oluyorlar.

    kendisinin biyografisi oldukça uzun elbette. ama kendisi peygamberlik ve azizlik yoluna böyle başladı işte.

    şu animasyon filmi çok güzel olmuş bu arada, tavsiye ederim:

    archive.org/...

    kendisi benim hristiyan olmamda da etkili olmuş bir isimdir. bu sebeple lorraine topraklarına bir hac yolculuğu yapmak hayallerimden birisi.
    #7414 bachophile | 3 yıl önce
    0din görevlisi