1. bir süredir romantik ilişkiler konusunda bir şeyler yazmak istiyordum ama uygun başlığı denk getiremedim. şöyle bir içimi dökesim var.

    türkiye'deki kadınlarla pek uyuşamıyorum. bugüne kadar çok reddedildiğim de oldu, çok reddettiğim de. bu redlerin sebebi de çoğunlukla dini inanç faktörü oluyor zaten. sırf bu sebeple feldt grace'in neredeyse klonu olabilecek bir hatunu bile reddettim. tabii reddettikten sonra içim kan ağladı. ama yapacak bir şey yok.

    askere gidip gelene kadar bu konuda çok depresiftim zaten. daha önce beni başka sözlüklerde takip etmiş olanlar da bilir bunu. millet el ele tutuşup çiftler halinde gezerken çok özeniyordum. "benim neden sevgilim yok? bana neden almıyorsunuz?" diyemiyordum tabii devlet bahçeli'ye ve aileme . çünkü ailemle de bu din meselesi yüzünden aram açıktı ve hala aram açık. annem askere giderken çok sevinmişti bu sebeple. beni döve döve müslüman yapacaklarını zannediyordu kadıncağız. sonra tabii tsk'nın seküler yapısının akp'ye rağmen korunduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldı kadın. artık akp, tabanında nasıl bir algı yarattıysa ciddi ciddi ülkenin şeriat kanunlarıyla yönetildiğini zanneden insanlar var. bir de üniversite mezunu ikisi de... neyse bir şey diyemiyorum...

    tabii askerde istanbul'a karşı sigara yakacak ve düşünecek zamanlarım oldu. özellikle haftasonları. meditasyon (hristiyan meditasyonu, budist falan değil. aman diyeyim...) ve dua konusunda askerliğin bana çok faydası oldu diyebilirim. zaten incil'de de mesih isa romalı bir yüzbaşının imanını över.


    -- spoiler --



    İsa Kefarnahum’a varınca bir yüzbaşı O’na gelip, “Ya Rab” diye yalvardı, “Uşağım felç oldu, evde yatıyor; korkunç acı çekiyor.”

    İsa, “Gelip onu iyileştireceğim” dedi.

    Ama yüzbaşı, “Ya Rab, evime girmene layık değilim” dedi, “Yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir. Ben de buyruk altında bir adamım, benim de buyruğumda askerlerim var. Birine, ‘Git’ derim, gider; ötekine, ‘Gel’ derim, gelir; köleme, ‘Şunu yap’ derim, yapar.”

    İsa, duyduğu bu sözlere hayran kaldı. Ardından gelenlere, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “Ben İsrail’de böyle imanı olan birini görmedim. Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan birçok insan gelecek, Göklerin Egemenliği’nde İbrahim’le, İshak’la ve Yakup’la birlikte sofraya oturacaklar. Ama bu egemenliğin asıl mirasçıları dışarıdaki karanlığa atılacak. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacak.”

    Sonra İsa yüzbaşıya, “Git, inandığın gibi olsun” dedi.

    Ve uşak o anda iyileşti.

    matta 8: 5 - 13


    -- spoiler --


    işte askerlik sağolsun, beni bir 'a evriltti. ciddi anlamda bir türk kadınıyla evleneceğimi düşünmüyorum. çünkü ne kadar sonradan birisi din değiştirse bile, davranışlar ve kültür o kadar kolay değişmiyor. bunu kilisede de gözlemleme şansım oldu. ermeni kadınlarla sonradan hristiyan olan türk kadınlar arasında bariz bir karakter farkı var. çünkü o kadınlar hristiyan çevrede büyümüş ve bir geleneği miras almışlar. sonradan hristiyan olanların çok azında bir hristiyan geleneğine göre yaşama alışkanlığı var. çoğunluk yine üç aşağı beş yukarı eski hayatını devam ettiriyor.

    benim farklı olma sebebim ise benim zaten yıllar boyu asosyal olmam ve çevreden bir şeyler kapmamamdı muhtemelen. bir de çoğunlukla yabancı edebiyatla haşır neşir olmam az çok bana bir hristiyan geleneği ve düşünce yapısı için altyapı oluşturmuş. mesela 'nin üzerimdeki etkisi büyüktür. bunun yanında hristiyanlığa ilgi duyduğum günlerden itibaren sürekli hristiyan literatürüyle içli dışlı olmam, ilk sevgilimin lise eğitimini hong kong'da katolik lisesinde okuması falan inanç altyapımı zenginlştiren şeyler oldu. ama şartlar gereği protestan doktrinasyonuna maruz kalmam, teolojk açıdan biraz kör-topal bıraktı beni sanırım. benim hristiyan olmaya karar verdiğim yıllarda katolik kilisesi türklere pek sıcak bakmıyordu. z kuşağı bu açıdan biraz daha şanslı.

    hal böyle olunca, ben de çeşitli dua gruplarından tanıdığım bazı hanımlarla yazışmaya başladım. ama ya ilişkiler çok değişti zamanla, ya da ben yıllardır yalnız kaldığım için ilişki dinamiklerini unutmuşum.

    mesela internetten flört ettiğim hanımların hepsi benden hediye istedi. oysa benim bildiğim hediye öyle istenen bir şey değildir. hediyeyi hediye yapan beklenmedik olmasıdır diye biliyorum ben. zaman içinde hediyenin tanımı değiştiyse bilemem.

    işte böyle olunca da "lan yoksa bu katolikler de mi iyice menfaatçi oldu?" diye düşünmedim değil. ama bu ilişkiler konusunda yapacağım şey, uygun aday çıkıncaya kadar beklemek olacak. çıkmaması da muhtemel. ama hayat ilişkilerden ibaret değil. öğreneceğim çok dil, okuyacağım çok kitap var. bir de tabii keman var.
    #7894 bachophile | 3 yıl önce (  3 yıl önce)
    3anket