toplumcu gerçekçi roman denince akla gelen ilk isimlerdendir. basit ve akıcı anlatımıyla eserlerini kolayca okutmuş, sevdirmiştir. yılanların öcü adlı eseri en tanınmışıdır. bu kitabın ardından ırazca'nın dirliği ve kara ahmet destanı gelmiş, meşhur bir üçleme ortaya çıkmıştır. yılanların özü iki kere film şeklinde beyazperdeye aktarılmıştır.
köy enstitülerinden çıkmış yazardır. eserlerinde köylülerin ve gurbetteki işçilerin yaşamını sık sık işlemiştir. kendi sözleriyle sanata bakış açısı şöyle: "sanatta devrimci tavır, hayatı değiştirme tavrıdır. kitaplarımız, bize ün sağlamak ya da kalıcı olmaktan önce, toplumu bu yönde etkilemek içindir. hayatı değiştirme amacına yönelmemiş bir sanat, insanın bilinçlenmesine ve birleşmesine yardım edemez. bakıyorum, bazı arkadaşlar, kendini asan kızların öyküsünü yazıyorlar. kızı, istemediği birine vermiş oluyorlar. kurtulamayınca asıyor o da kendini. eski öykülerde böyleydi. ve hep böyle gidiyor. bence bu, sanatta devrimci tavır olamaz. bir ulusun da bu kızlar gibi davrandığını düşünelim, ne olur sonuç? böyle olsak, biz ulusal kurtuluş savaşı'na giremezdik. vietnam halkı saldırgan amerika'ya direnemezdi."
