abd'de 17 ekim 1975 tarihinde yayınlanan ikinci stephen king romanı.
king'in editörü bill thompson, ikinci roman için king'i sıkıştırmaya başladığında king bir yol hikayesi yazmak istemiş. ama romanın ana hatları hakkında king ile konuşunca, roman thompson'ın pek içine sinmemiş. king de "lan s**** et, para gelsin yeter" deyip thompson'ı bir şekilde ikna etmiş.
romanın esas oğlanı da hakikaten king'in bu paraya aç halini çok iyi yansıtıyor aslında.
şu aralar kronolojik olarak stephen king romanlarını okuduğum için, ikinci roman bu oldu haliyle.
abd hakkında hissettiğim "boş ülke" kavramı bu romanın başında da çok güzel özetleniyor bence. hep diyoruz ya "batılılar yerleşik hayata erken geçtiği için gelişti" diye, işte bana abd'de sanki bu yerleşiklik yok gibi geliyordu. king de abd toplumu için "automobile oriented" şeklinde bir tamlama kullanınca "tamam" dedim "işte bu sebeple".
abd'de her şeyin özgür olma sebebi (vergini ödediğin sürece ye, iç, sıç, istediğinle yat, kimse kimsenin urunda olmaz) bu "automobile oriented" bir ülke olmasıyla ilgili bence. adamlar yerleşik görünümlü göçebeler aslında. bir yerde dindarlıktan bahsedebilmemiz için de bir yerleşiklikten söz etmemiz gerekir.
mesela ibrahim'in dindarlığı ile musa'nın dindarlığı arasında dağlar kadar fark var. ibrahim karısı sara'yı firavun'a "benim kızkardeşim" diye tanıştırıp karısını firavun'la evlendiren bir adam. musa ise israiloğullarının ilk hatasında "yaptığınız işe sıçayım, ben gidiyorum" deyip kederlenip ortamı terk edecek derecede dindar bir insan. çünkü ibrahim göçebeydi, musa ise mısır gibi bir ülkede aristokrat olarak yetişmişti.
işte benim için abd bir mezopotamya, avrupa ise bir kenan diyarı bu sebeple. asya ise roma benim için.