nazım hikmet "saman sarısı" şiirinde yakın dostu olan ressam abidin dino'ya seslenir: "sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin işin kolayına kaçmadan ama gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil ne de ak örtüde elmaların ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?"
abidin dino ise yapılmasını istediği şeyin zorluğunu farkeder ve şiire şiirle cevap verir:
"kokusu buram buram tüten limanda simit satan çocuklar martıların telaşı bambaşka işçiler gözler yolunu. inebilseydin o vapurdan ayağında varna'nın tozu yüreğinde ince bir sızı. mavi gözlerinde yanıp tutuşan hasretle kucaklayabilseydim seninle, bir daha. davullar çalsa, zurnalar söyleseydi bağrımıza bassaydık seni nazım, yapardım mutluluğun resmini başında delikanlı şapkan, kolların sıvalı, kavgaya hazır bahriyeli adımlarla düşüp yola gidebilseydik meserret kahvesine, ilk karşılaştığımız yere ve bir acı kahvemi içseydin. anlatsaydık o günlerden, geçmişten, gelecekten, ne günler biterdi, ne geceler… dinerdi tüm acılar seninle bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan. ve dolaşsaydık türkiye'yi bir baştan bir başa. yattığımız yerler müze olmuş, sürgün şehirler cennet. işte o zaman nazım, yapardım mutluluğun resmini buna da ne tual yeterdi; ne boya."