yahudileri mısır'daki köleliklerinden kurtaran, yahudilere ulus bilinci aşılayan, on emir'i yahudilere öğreten eski antlaşma figürü.
celal şengör'ün başını hukukla derde soktu. çünkü musa'nın yaşamadığını savunuyordu. ciddi anlamda trajikomik bir olay. herhalde dünya üzerinde dini bir olayı mahkemeye taşıyan ilk ülke olabiliriz. peki ya celal şengör beraat ederse ne olacak? bence dinciler çok yanlış bir hamle yaptılar bu konuda.*
yaşadı mı, yaşamadı mı bilimsel olarak ispatlamam çok mümkün görünmüyor gibi. o sebeple kendi inancım ve dolayısıyla da yahudilik üzerinden değerlendireceğim ben kendisini.
öncelikle musa'nın hikayesi, hem yahudilere hem de katoliklere göre, sözlü bir anlatım ürünü olduğundan kağıda oldukça geç aktarılmıştır. zaten yahudi kutsal metinlerinin bir araya getirilme süreci epey sancılı bir süreç. öyle "gökten indi" şeklinde olmuyor. yahudi-hristiyan ve islam geleneklerinde vahiy konusu iki farklı dünya. bugün eski antlaşma dediğimiz metinler bütünün tamamı yüzlerce yıl içinde yazılıyor. haliyle musa'nın hikayesi de anca derlenip toplanıyor.
işte tarihçilerin şüpheye düştükleri nokta da bu zaten. adam belki öldükten yüzlerce yıl sonra eylemleri kağıda dökülüyor. çünkü yahudiler sözlü gelenek konusunda çok gelişmiş olduklarından (adamlarda ruhbanlık sadece levililere mahsus. bu ailenin üyeleri yahudi kültürünün her şeyi.) bazı şeyleri yazıya dökme ihtiyacı hissetmemişler. tipik ortadoğulu kafası işte.
işte ne zaman babil sürgünü oluyor, adamlar "hs***r!?" deyip aslında yazılı kayıtlara sahip olmanın ne kadar önemli olduğunun farkına varıyor. çünkü kültürleri yok olmak üzere.
bir de yahudi metinlerinde (dini kanona dahil olmayan metinler aslında) musa hakkında çok daha değişik şeyler yazılmış. mesela bazı metinlere göre, evrendeki her şey musa'nın yüzü suyu hürmetine yaratılmış (size de bir yerlerden tanıdık geliyor mı?).