dünyada cinler, periler var. en önemlisi vampirler var. zaten cin-peri dedim ama bu mahlukatların çoğu bildiğin odunla dövülebilecek cinsten yeter ki bilek olsun.
işte bunları sıradan sopalasın diye her nesilde bir avcı hatun geliyor. neden hatun? çünkü seriyi yaratan joss whedon her yapımda sarışın kızın tek işinin boş boş çığlık atmak olmasına gıcık olmuş. hayır saçmalık, hapishaneler kocasını kesmiş sarışınlarla dolu.
neyse, 90'ların sonundaki avcı buffy adlı çıtır bir sarışın anlayacağınız. bunları inceleyen, yol yordam gösteren okumuş bir ekip var, kızı bir liseye tayin ettirip, liseye de kütüphaneci olarak kendi adamlarını yerleştiriyorlar. bu kütüphaneci (bkz: rupert giles), daddy issues yaşama riski taşıyan buffy'e hem vampir sopalamasından hem lisenin sosyal dehşetinde baba figürü oluyor. yanında klasik bir nerd, iki geek, sonradan bir popüler kız derken amerikan lise klişeleri toplanıyor.
ben bir türlü karate ile vampir avlamaya ısınamadım ya. zamanında normalmiş demek ki. bir de abi bunlar nasıl liseli hepsi her akşam barda diskoda. evleri yokmuşcasına disko. bütün lise de 30'luk fotomodel tipler. sonra üniversiteye gönderiyorlarmış kızı. e yani.
asıl bunun angel diye spin-off (türkçe karşılık aranıyor) dizisi çıkmış, o bitince çok üzülmüş fanlar. sonra bir uzay dizisi çekmiş o ekip herkes külttü severdim diyor ama traş. o kadar seveni olsa ilk sezon sonunu zor görmezdi.
müzikleri rezalet son olarak. eş dost kontenjanından mı koymuşlar, yoksa 90'larda alternatif teenage müziği bulamamak diye bir olay mümkün değil
