şu anda en çok özlediğim şeyler sıralamasında zirveye oynayan belçika menşeli bira markası. ben türkiye'de yıllarca efes, çin'e gidince de hep carlsberg içmiş adamdım. bir gün iranlı bir arkadaşım "bunu dene, bir daha başka bira içmezsin" dedi. denedim ve haklı çıktı. beyazı özellikle harika. bir biranın içimi bu kadar rahat olabilir. 7-8 tane içseniz bile hiçbir mide yanması, rahatsızlık filan olmuyor.
"once you go asian you can never go caucasian" gibi bir durum. bunu o yaşa kadar tanımadığıma o kadar pişmanım ki. bunu içtikten sonra diğerlerine bira demeye dilim varmıyor.
bira içmeye başladığım yıllarda buğday biraları türkiye'ye yeni yeni giriş yapıyordu (2009-2010 civarları). ya da ben öyle biliyorum. öncesinde de buğday birası varsa bilemem. ama içtiğim ilk buğday birası, o aralar yeni çıkmış olan efes gusta'ydı. o zamanlar beğenmiştim tabii.
hoegaarden ile tanışmam ise, gusta'yı tatmamdan yıllar sonra, 25. doğumgünümde oldu sanırım (24 veya 26 da olabilir çok emin değilim). o zamanlar avustralyalı bir arkadaşım sağolsun single malt scotch'a da doyduğum yıllardı. bana ilk o tanıtmıştı.
tabii daha sonra her türlü birayı deneme amaçlı içsem de leffe benim için vazgeçilmez oldu. işte benim için "leffe yoksa onu içeyim" birasıdır hoegaardeen. zaten ikisi de belçikalı. ama leffe, manastır birası olduğundan biraz daha baharatlı tabii.
işin ilginç yanı leffe'in bazı biralarını hoegaarden üretir. muhtemelen birbirlerinini ikamesi olmaları bundan ötürü. tabii türkiye'deki leffe şişeleri için geçerli mi bilemem.