-
Film ikinci dünya savaşı sonrası yoksulluğu, işsizliği çarpıcı bir şekilde gösterir bize. Baba karakterinde antonio ricci 2 yıldır işsizdir ve afiş asma işine kabul edilir. Afiş asmak için bisiklet gereklidir. Eşiyle birlikte çeyizdeki çarşafları, nevresimleri satarlar ve bu parayla bir bisiklet alırlar. Ancak işin ilk gününde ricci'nin bisikleti çalınır.
Oğluyla birlikte aramadıkları yer kalmaz. Bu arada filmin en sevdiğim sahneleri oğlanın olduğu sahnelerdi. (zaten çoğunda vardı) oğlanla arıyor ama babanın umrunda değil oğlan. Hatta bir sahnede oğlan düşüyor. Ne oldu diye sormak geliyor babanın aklına oğlan "düştüm işte" (kör müsün) der gibi cevap veriyor. Yarıldım ordaki tepkisine. Çocuğun oyunculuğu çok iyiydi. Baba tam bir şapşal olmasına rağmen çocuk büyümüş de küçülmüş gibiydi.
En çok dikkatimi çeken sahnelerden biri de yemek sahnesi olmuştur. O burukluk çok başka. Bir yanda burjuva bir ailenin şen şakrak sofrası, diğer tarafta yoksul bir baba ve oğlanın sofrası..
-- spoiler --
Sorusu insanın içini cızlatır.
Tabii adının bisiklet hırsızları olması manidar. Çalan kişiyi bulduğunda mahallelinin örgütlülüğü takdire şayan. Heleki tiyatrocu yeteneği.. Film içinde film :) bence bundandır - lar çoğunluk Eki.
Ve evet koşullar bazen insanları birşeye sürüklüyor. Aslında filmin bize anlatmak istediği şey de bu. Altındaki kök nedeni görmek isteyen görüyor zaten. Görmek istemeyen de hırsızlık kötü birşey deyip geçiyor. Dönem olarak güzel anlatılmış. Film İtalyan hükümeti tarafından italyayı kötü tanıttığı için de yasaklanmış.
Bugün de pek farklı değil. Baklava çalan çocuğun hapise girmesi ancak milyonları çalanlara birşey olmaması iyinin ve kötünün ne olduğunu açıkça gösteriyor.