1217-1263 tarihleri arasında hüküm sürmüş olan norveç kralı.
kendisi gayrımeşru bir çocuk olduğu için, tahta oturması biraz meşakkatli olmuş. katolik kilisesi, gayrımeşru ilişkileri özendirmesin diye o zamanlar gayrımeşru doğan çocukların krallıklarını kutsamıyormuş. o dönemlerde de papa'nın onayını alamamanız büyük bir sorun. çünkü adamın siyasi nüfuzu var. rakibinizi veya daha kötüsü, başka bir ülkenin kralını sizin topraklarınıza kral olarak atayabilir. ondan sonra da bohemya ve moravya gibi uzun süre başka ülkelerin vassallığı altında yaşayıp gelişemezsiniz. mesela bira aslında çeklerle özdeşleşmiş bir içecektir, ama hepimizin aklına bira deyince almanya gelir.
"ben papa'yı nasıl ikna ederim?" diye düşünürken aklına haçlı seferi düzenlemek gelir. bu sırada da moğollar avrupa içlerine doğru ilerlemektedir.
moğollardan kaçan fin mülteciler haakon'a sığınırlar. haakon da "hristiyan olursanız size toprak veririm" der. finler de kabul ederler. haakon hemen papa'ya mektup yazıp durumu papa'ya bildirir. papa da "helal lan köftehor, al bakalım tacını" deyip haakon'un krallığını tanır.
sonra fransa kralı ix. louis "hacı duydum ki haçlı seferine çıkacakmışsın. biz de çıkıyoruz, haydi sen de gel bizimle." der. ama haakon'un umrunda olmaz. louis, haakon'u papa'ya şikayet eder ama papa ölür. yeni papa da haakon'un askerlerine başka cephelerde ihtiyaç duyduğu için haakon'u darlamaz. olay kapanır.
moğollarla karşılaşmaya tırstığı için de krallığı boyunca kara yoluyla norveç'ten ayrılmaz. ingilizlerle ve iskoçlarla bazı konularda ters düşünce gemisine atlayıp iskoçya'ya gider. ingiltere'yi fethetmek için çıktığı iskoçya'nın kuzeyinde hastalanıp ölür.
henrik ibsen'in aşırı derecede abarttığı bir kraldır bir de. adam korkusundan norveç'ten dışarı adım atamamış, ibsen efendi de "böyle cesurdu, şöyle yiğitti" diye yazmış eserlerinde hep.*