philippe le bel sabah akşam "para koparmadığım yer kaldı mı?" diye düşünüp "anaa dur lan, ben kiliseyi vergiye bağlamamışım..." şeklinde bir sonuca varması üzerine roma ve paris'in zıtlaşmasıyla ortaya çıkmıştır.
philippe le bel'in kiliseyi vergiye bağlaması, roma tarafından egemenlik ihlali olarak yorumlanmış ve roma kilisesi'nin sadece ruhani güce değil, dünyevi güce de sahip olduğunu anlatan bu ferman kaleme alınmıştır.
roma'nın ruhani gücü, dünyevi gücünün de temelidir. çünkü roma episkoposu ruhani liderdir ve roma episkoposu'na karşı gelmek kiliseye karşı gelmektir.
tabii günümüz bakış açısıyla bakınca "ne alakası var ya?" diyebiliriz. ama o dönemde monarklar arasında yükselen absolutizme karşı (xiv. louis gibi "devlet benim!" şeklindeki yönetim) kilise, halk ve saray arasındaki hukukun korunmasına yardımcı oluyordu. çünkü o zaman anayasa falan hak getire. anca işte din hukuku sayesinde monarkların kafasına göre at koşturmasının bir nebze önüne geçiliyordu.
gerçi roma'yı ekarte etse de, yine de bir xiv. louis gibi absolutizmin doruklarına varamamıştır philippe bey. çünkü roma'yı ekarte etse de, soyluları ekarte edememiştir. en nihayetinde etats generaux toplanmak zorunda kalmıştır. yani her halükarda cinsel organının keyfine göre davranan bir hükümdar roma sonrası avrupa'da pek hoş karşılanmamakta.