orhan pamuk - kara kitap : ingilizce çevirisi çok beğenildiği için, onu da okumuştum. dedikleri kadar varmış. sanırım öncesinden bir başarısız çevirisi daha var, çevirmen altından kalkamıyor, bu sonrakine vediyorlar işi tekrardan. öyle zor bir iş.
tutunamayanlar - oğuz atay : 17 yaşımda okuduğumda, 30'umda tekrar okuyacağıma söz vermiştim. daha az hayranlık ama daha çok gülümseme ie okudum. hatırladığımdan çok yerel ama rahatsız edecek seviyede kadınsız bir romanmış. o zamanki duygularım, hayata bakışım ne kadar farklıymış.
yerdeniz büyücüsü - ursula le guin: yerdeniz değişik bir diyar. birkaç senede bir gezip geliyorum. bunu okuyan anlar, selamlar.
how o be a modern samurai : hep entel dantel kitaplar yazacağım sandınız değil mi? kişisel gelişim okuyorum ben. Bursa çocuğuyum her yerde okuşurum . iyisini kötüsünden de ayırabildiğimi düşünüyorum. bu kitaba döner döner bakarım. evdeki çalışma odasını düzenlemekte büyük yardımı oldu mesela.
bunun dışında bir sürü roman daha var. yeni diziye zor başlayıp, izlediği diziyi tekrar tekrar döndürenlerdenim.
(bkz: kutsal kitap) (bunun böyle adlandırılması çok hoşuma gitmiyor aslında. ama "biblia"yı karşılayan bir kelime de yok dilimizde. "kanonik ve deuterokanonik yahudi ve hristiyan kutsal metinleri" de çok uzun kaçıyor.*)
gaston leroux'nun polisiyelerin atalarından bir olarak kabul edilen sarı odanın esrarı adlı kitabını ilk defa 14 yaşında okuyup delisi olmuştum. sonra 25 yaşında tekrar okudum, farklı şeyler gördüm, bazı detayları daha iyi anladım, satır aralarını okuyabildim... şimdi 35 ertesi tekrar okuyacağım, yeni bir şeyler görecek miyim, merak ediyorum.