İyiliği, şerefsizlikle değil şerefle yaşamayı, güzel ahlakı hayatının her saniyesinde kendisine kılavuz olarak gören, hayatını daima bu üçlünün çerçevesinde sürdüren insan.
Kimisi doğuştan iyi insandır, kimisi iyi insan olmanın aslında ne kadar güzel, ne kadar özel bir şey olduğunu fark edip sonradan iyi insan olur. İstisnasız olarak her kadın ve her erkek kişisinin öve öve bitiremediği, değer verdiği, hayatında istediği tek insan çeşididir aynı zamanda. Sözde öyledir ama. Gerçeklerle zerre alakası yoktur. Konu bu olunca herkes laf ebesidir, mangalda kül bırakılmaz. Aslında aynı kişiler; iyi insanları zerre umursamayan, onları zayıf gören, yeri geldiğinde onlarla dalga geçebilen kişilerdir. Yine aynı kişiler, iyi insanların yerine kötü insanları baş tacı eden kişilerdir. Tekrar aynı kişiler, kötü insanlardan herhangi bir zarar gördüğünde anında dünyayı ayağa kaldırırlar, derhâl bir filozof, bir edebiyatçı kesilip "Neden kötü insanlar var?", "Neden insanlar bu kadar kötü?", "Benden uzak, Tanrı'ya yakın olun." ve benzeri şekilde düşünmeye başlarlar, bu da yetmez, yine bu düşüncelerini kendi sosyal medya hesaplarında paylaşarak âdeta zırlarlar, ağlarlar.
Bunu okuyan sen, fark edebiliyor musun bu çelişkiyi, ironikliği, trajikomikliği? Duygularımı sana da geçirebiliyor muyum acaba? İşte "insan" denen yaratık tam olarak böyle bir yaratıktır. Şekilci, gösterişçi, sahtekâr, tanımlanamaz, açıklanamaz... "Herkes hak ettiğini yaşar." diye boşa denilmemiş elbette.
Bertolt brecht'in madem iyisin şiirinde dediği gibi "Anladık iyisin Ama neye yarıyor iyiliğin"
Hayata sınıf penceresinden bakan bir birey iyiliğin de kötülüğün de ne olduğunu bilir. Ve iyiliğin de kötülüğün de içinde bulunulan şartlara göre değiştiğini aslında koşulların insanı iyi yada kötü yaptığını görür. İyilik ve kötülük kavramları kişiye göre değişir. O yüzden neye yarıyor neye hizmet ediyor bunu düşünmek gerekir. Yani bir burjuva diyelim ki bir takım insana yardımlarda bulundu. Bu insan iyi midir? Oysa köküne baktığında nasıl kazandığına (sömürü) ve neye hizmet ettiğini (kapitalizmde salt yardımlarla dert çözülmez sorunu baştan çözmek gerekir o da düzenin değişmesiyle olur) gördüğünde aslında iyi olmadığını görürüz.
Kimin iyi kimin kötü olduğuna karar vermez diye tahmin ediyorum. Tahmin ediyorum çünkü kendimi iyi insan sınıfına koyamıyorum. İyilikten kastın ne olduğu konusu muğlak, tıpkı "kadınların piç erkek tercihi"ndeki piç erkeğin muğlak olması gibi.
Hepimizin söylediği yalanlar vardır, hepimizin incittiği insanlar vardır. İyi insan olarak kategorilendirilmeye çalışmak yerine iyiliğe odaklanmak daha doğru geliyor.
Hayat eksik bilgili oyunlarla doludur. Ve çoğu zaman bu oyunları oynamak zorunda kalırız. Oyun oynarken de iyi olmaya değil kazanmaya çalışırız. ama bazen herkesin kazanmasını sağlayacak bir olasılıktan da mutlu oluruz. İyilik bu olabilir belki.