reformcu padişah iii. selim, 1789’da tahta çıktıktan sonra, “dışarda esen rüzgârlar” hakkında kendisini aydınlatması için, -o zamanlar “reisülküttap” denilen- dışişleri bakanı (bkz: atıf efend)i’den bir muhtıra ister.(bkz: fransız devrimi)’nin üstünden birkaç yıl geçmiştir henüz. atıf efendi’nin hazırlayıp padişaha sunduğu -ve metni bugün de elimizde bulunan- ünlü muhtırasında -özetle- şunları söyler: “burada (bkz: voltaire), rousseau adlı zındıklar ve onlardan beter ukalalar, peygamberlere sövmek, büyükleri zem etmek, bütün dinleri kaldırmak, cumhuriyet ve eşitliği ima etmekten ibaret birtakım kışkırtıcı düşünceler yaymışlardır. aslında fitne ve fesattan başka bir şey olmayan bu düşünceler -frengi hastalığı gibi- halkın beyinlerine işlemiştir. işin garip yanı, halk da rağbet etmektedir bu tür düşüncelere. işte, bunların etkisinde kalanlar, birkaç yıl önce, bir fitne ve fesat ateşi tutuşturup çevreye yaymışlar, allah korkusunu kaldırıp ar ve namusu mahvetmişler, fransa halkını vahşi hayvan kıyafetine sokmaya çalışmışlar, bununla da yetinmeyip -her yerde kafadarlar sağlayarak- insan hakları dedikleri isyan bildirilerini yabancı dillere de çevirtip, milletleri hükümdarları aleyhine kışkırtmışlardır.”