olgunlaşma dönemine kadar (yani sararma) bizim kırkağaç kavununun daha pürüzsüz haline benzer ama bu meret tamamen koyu yeşildir. tarlayı toprak gözükmeyecek şekilde kaplar, meyvesini iyi kamufle eder. bizim yöredeki klasik kavunlardan çok farklıdır. klasik olanlar bir tane, çok kalın katmanlı bir toprağa denk gelmişse iki, bazen de üç tane tuttuğu olur, toprak iyi değilse es geçtiği de olur tabi ama bu israil kavunu öyle midir? yav en berbat toprakta bile en az iki tane, varın iyi toprakta neler yapabileceğini siz düşünün.
ilk defa amcalarımdan biri ekmişti bu kavunu, normalde bir ton kavun çıkacak yerden adam abartısız bir kamyon (ford 2520) dolusu kavun çıkardı. takribi 4-5 ton vardı. hasat yapıldı yapılmasına da bitki yemyeşil ve çiçeklendi tekrar, ohaaa! dedik ama o çiçekler kavuna dönecek diye çok bekledi ama yok. sonra derken bitkinin kavuna durmayacağı anlaşılınca tarlaya sürü salındı, hayvanlar o yapraklardan çok yemedi, komşu köyden de sürüler getirttiler ama yok. sonra büyükbaş hayvan saldılar, onların performans daha iyiydi ama yok, traktörlerle söktüler bitkiyi. ben böyle bir şey görmemiştim.
tarla temizlendi bir şekilde, birkaç yıl daha ekildi ama sonra kimse ekmedi, kayboldu. kavunun tadına gelince, içi sarı-turuncu arası bişi. sulu ve etli, aynı zamanda dayanıklı da. tadı bildiğiniz yapay olarak tatlandırılmış gibi. toz şeker tadı gibi yoğun bir şeker tadı. eller yapış yapış. şu kafa ile düşününce o tip bir meyvenin olamayacağı kanaatindeyim. bence tamamen geliştirilme aşamasındaydı. bitkisini ne hayvan yiyor ne de meyvesini insan, kayboldu gitti. bu arada o sıralar 25-75 santim uzunluğa varan çapı az vaşington adlı bir karpuz da çıkmıştı. bizim siyah kabukluları bırakalım mı bırakmayalım mı tartışmaları devam ederken bu karpuz art arda üç dört defa ayrı zamanlarda meyve vermişti.