Nobel almamalarinin nedeni nobel ölçeğinde bir problem değil, bilimin yaşlı, beyaz erkek egemenliğinde olmasının neticesidir.
bilimin "tutkulu, hevesli ve çalışkan herkese açık", din, ırk, cinsiyet ayrımı dinlemeyen bir doğayı kavrama alanı olduğu iddiası büyük zırvadır ve ne yazık ki pek çok bilim insanı tarafından da bu yüceltme kabul görmüştür. örneğin önümde medevar'ın genç bilimadamına öğütler kitabı var. koskoca medevar bile bilimin sınıfsal yönünü yok sayıp "canım havuz bekçisi bile istese boş zamanında bilim yapar ehi ehi" diyebiliyor.
mevcut akademik yapı kolonyal projenin en önemli ayağıdır ve modern bilim buna göre tasarlanmıştır. merkez ülkeler bilim yapar, çevre ülkeler bunun destek elemanlarını yetiştir. dışarıda kalan ülkeler kültürel hegamonyanın objesi olur.
kadın meselesi de erkek egemenliğinin sonucudur. jocelyn bell burnell, pulsarları keşfi yüzünden nobel ortağı olmalı, en azından ismi zikredilmeliydi. kendi keşfinden uzaklaştırılıp resmen kafası ezilmiştir. şu yaşımıza kadar watson eşeği ve crick'i dna'yı keşfedenler olarak öğrendik. tübitak en ilerici zamanında bile bunlara tapar kitaplar bastı, rosalind franklin'in ismi silindi gitti. matematik tarihinde daha da aşağılayıcı hikayeler var. bunların sorumluları ne özür diledi, ne imtiyazlarından geri kaldı.
neyse bu işler bağır çağır kırılıyor. akademi düzelir- düzelmez bu saatten sonra kendi saygınlığı ile ilgili bir sınav vermiş olur.