geçmişteki başarısızlık, şimdiki eylemsizliğin bahanesi değildir.
amcamın şöyle bir döngüsü -daha doğrusu spirali- oldu:
1 - rakıdan, ekmekten kilo aldı.
2 - kilo aldığı için erken yorulur oldu, hareket etmeye üşendi.
3 - hareketsizliğe alışık değildi, depresifleşti, daha çok yedi.
4 - daha çok kilo alınca kemik sorunları, ağrıları başladı. iyice hareket edemedi.
5- 3. maddeye geri dön, daha da yaş ve kilo ekle
bu döngüyü her an kırabilirdi ama kilo almasını hareketsizliğe, hareketsizliği sağlıksızlığa, sağlıksızlığı kilo almasına bahane ede ede; o eski atletik adam korkunç bir noktaya geldi.
düşünceden çekince üretmemek, gıcık bir durum varsa bahanesini değil, hemen o saat, o gün içinde yapılacak eylemi bulmak, başlamak gerek.
eylemin erdemi, "ne yaptın" diye sormaktan geçer. artık hayatımızı şikayetler tanımlıyor. belki en fazla şikayet eden nesiliz. insanları çok hızlı çekiştiriyor, her konudaki konumumunuzu memnuniyetizliklerle belirliyor, şikayetler üzerinden ittifaklar kuruyoruz. bu noktada her şikayet ettiğimde kendime o soruyu sormaya çalışıyorum: bu konuda ne yaptın?
burada aklınıza solcuların kullandığı anlamda "eylem" gelmesin. (o bu kapsama girer mi, bileni yazar) çevre sorunlarından yakınan biri için az tüketmek, kendini buradan zora sokmak da buna girer. sağlık sisteminden şikayet eden insan, yüksek maddi güç elde edip, ona göre iş, sigorta, fırsat kovalayıp özele gidebilir hale geldiyse de işi eyleme dökmüştür. gözümde de ona buna oturduğu yerden ağlayandan üstündür. ha bunun mücadelesi içinde sonuç alabileceği bir partiye üye olan, gönüllü çalışan insan daha da üstündür o ayrı.
bu konuda daha ayarlı ve geniş bir deneme planlıyordum ama ne zamandır sünüyor. umarım ileride tamamlarım.