bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
"Delirmek aklın yalımıdır, görkemidir, kendine tutunmasıdır. Sen asıl, bedenlerini bir darağacı gibi boynunda taşıyanların, aklını bir gün bile anımsamayanların, iyiliği toplumun hastalığı sayanların, sevgisi küfürden ağır olanların büyük huzurlarına bak!
İnandığın her şeyle gülünç düşüyorsun. Bildiklerin boşluğa dönüşüyor. Yüksek ses teslim alıyor. Ev boğuyor. Sokak korku. Gözlerin yüzünden taşıyor. Öfkene tutunuyorsun. Sonra, bütün bir toplum yanlış olmayacağına göre... bir yorgunluk usul usul yayılıyor damarlarına. "Dünyaya bir kere gelinir" sözünü, bir düğün bayrağı gibi evinin çatısına çekiyorsun bir gün.
Ölümün bile dönüp bakmadığı bir hayat senin artık."
diyor Şükrü erbaş otların uğultusu altında adlı kitabında. yaşadığımız şu normal olmayan hayatta insanın deli olmadan katlanması zor. victor hugo'nun dediği gibi hassas insanların protestosudur delilik. beyninin fiziki olarak olduğunu bilip de anımsamayanların aksine delilik beyninin kontrolünün kendinde olmamasıdır. eh kontrol edebiliyor isek beynimizi kullanmamız gerekmez mi? kullanmıyorsak, beynimizi kontrol edemiyorsak deli miyiz? yada neden kullanmıyoruz beynimizi de ölümün bile bakmadığı bir hayat içinde kayboluyoruz? ahhh.. bir sürü soru.
ha bu arada kayısı reçelim çok güzel oldu, çok da mutlu oldum. ben mayhoş sevdiğim için şekerini az koydum tarife göre. sabahtan beri elimde kahveyle dolanıyorum evde. temizlik yapıp misafirimi beklemem gerekiyor. gelen arkadaşımla müziğin dibine vurmayı düşünüyoruz. belki bir kayıt da buraya koyarım bakalım :)
ha bir de çok takılmayın delilik üzerine. istesen de istemesen de olacağın varsa oluyorsun senin elinde değil. ama beyninizi kullanınız. -kamu spotu-