bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. benim de bir özel başlığım olsa güzel olabilir.
    kendimle çokça sohbet ederim ben genelde. böyle bir başlık fena olmaz :)
    #5845 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  2. benim de artık bir kişiye özel başlığım var evet. teşekkürlerimi sunuyorum.
    neden bu başlığı koyduğuma gelirsek, söylenmesi gereken umutlu, özgürlük dolu şarkılar olduğu için bu ismi düşündüm. biraz nâzım'ın dizeleri geldi aklıma. hem "ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum" dediği noktada bir durdum sonra da başka bir şiiri geldi. Onu da şöyle bırakıyorum;
    En güzel deniz :
    henüz gidilmemiş olandır.
    En güzel çocuk :
    henüz büyümedi.
    En güzel günlerimiz :
    henüz yaşamadıklarımız.
    Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
    henüz söylememiş olduğum sözdür.
    dedim ki benim de söylenmemiş şarkılarım, sözlerim, şiirlerim, henüz yaşamadıklarım var. eh o halde benim bir başlığım olsun, belki güzel gönüllere de bir umut serperiz. böylelikle bu başlığı açmak istedim. çok da lafı uzatmayayım şimdilik.

    - kayısı reçeli yapmam gerekiyor :)
    #5846 katre | 3 yıl önce
    4kişiye özel 
  3. "Delirmek aklın yalımıdır, görkemidir, kendine tutunmasıdır. Sen asıl, bedenlerini bir darağacı gibi boynunda taşıyanların, aklını bir gün bile anımsamayanların, iyiliği toplumun hastalığı sayanların, sevgisi küfürden ağır olanların büyük huzurlarına bak!
    İnandığın her şeyle gülünç düşüyorsun. Bildiklerin boşluğa dönüşüyor. Yüksek ses teslim alıyor. Ev boğuyor. Sokak korku. Gözlerin yüzünden taşıyor. Öfkene tutunuyorsun. Sonra, bütün bir toplum yanlış olmayacağına göre... bir yorgunluk usul usul yayılıyor damarlarına. "Dünyaya bir kere gelinir" sözünü, bir düğün bayrağı gibi evinin çatısına çekiyorsun bir gün.
    Ölümün bile dönüp bakmadığı bir hayat senin artık."
    diyor Şükrü erbaş otların uğultusu altında adlı kitabında. yaşadığımız şu normal olmayan hayatta insanın deli olmadan katlanması zor. victor hugo'nun dediği gibi hassas insanların protestosudur delilik. beyninin fiziki olarak olduğunu bilip de anımsamayanların aksine delilik beyninin kontrolünün kendinde olmamasıdır. eh kontrol edebiliyor isek beynimizi kullanmamız gerekmez mi? kullanmıyorsak, beynimizi kontrol edemiyorsak deli miyiz? yada neden kullanmıyoruz beynimizi de ölümün bile bakmadığı bir hayat içinde kayboluyoruz? ahhh.. bir sürü soru.

    ha bu arada kayısı reçelim çok güzel oldu, çok da mutlu oldum. ben mayhoş sevdiğim için şekerini az koydum tarife göre. sabahtan beri elimde kahveyle dolanıyorum evde. temizlik yapıp misafirimi beklemem gerekiyor. gelen arkadaşımla müziğin dibine vurmayı düşünüyoruz. belki bir kayıt da buraya koyarım bakalım :)
    ha bir de çok takılmayın delilik üzerine. istesen de istemesen de olacağın varsa oluyorsun senin elinde değil. ama beyninizi kullanınız. -kamu spotu-
    #5872 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  4. bir kayıt yapamadık anı yaşamaktan ama bi ara salep'i enstrümanlarla görünce çekmeden edemedim.
    www.hizliresim.com/...
    müzik dinlemeyi benim gibi çok seviyor. ben bir şeyler çalarken mutlaka dibime gelip dinliyor canım kızım :)
    #5917 katre | 3 yıl önce
    6kişiye özel 
  5. belki bir şarkı
    bir şarkı bizi birleştirir
    söylenmeyen, söylenemeyen onca şeyi söyler.
    belki bir şarkı,
    bir şarkı,
    şarkı...
    #5948 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  6. çokça yorulduğum bir gün daha uykusuzluktan öleceğim ama daha çok işim var. yarın sabah bitmiş olması gerek. ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yok. uyusam uyanamazsam diye korkuyorum. ama uyumasam da pek işe yarar bir şey yapamayacağım. bu nasıl bir çelişki. ve hiç bir müzik beni şuan sakinleştiremiyor. yorgunum.
    #6072 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  7. "bir gül biter içimde, içimde
    tam bildiğin biçimde, biçimde
    oyyyy
    gecenin tam üçünde"

    son zamanlarda huzur veren bir şarkı. yada huzur'lu hissettiğim için dinliyorum. can değil, canan değil dediği yerde eriyorum. ne can ne canan, öyleyse ne? demeye de dilim varmıyor ama işte olsun. velhasıl kelam son zamanlarda çok dinliyorum. dinletenlere bin selam.

    Fikret Kızılok feat. Sonay Erenel - Gecenin Üçünde
    #6079 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  8. Imm şey canınız çekebilir belki ama tatlı yaptım sabah sabah. Damla sakızlı muhallebi üstüne yaptığım kayısı reçeli gerçi biraz marmelat gibi oldu :) ha altında da burçak bisküvi :) yine hamaratlığım üstümde.. Arada kendime güzellikler yapmayı seviyorum :)
    www.hizliresim.com/...
    #6084 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  9. www.hizliresim.com/...

    Bologna (İtalya) sokaklarında bir Nazım alıntısı.
    "Yürümek iyiye, haklıya, doğruya
    Dövüşmek yolunda iyinin, haklının, doğrunun
    Zaptetmek iyiyi, haklıyı, doğruyu
    ..."

    #6117 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  10. ...
    "suyu sevmeyen insanın, rüzgârı anlamayan, gökyüzünde bir bulutu olmayan insanın gideceği uzaklık, olsa olsa kendine sızan çaresizliktir. Yaşlı bir kadının hüznünü duymazsanız, bir genç kızın saçlarında çarpan kalbini nasıl göreceksiniz? Evlere neden pencereler açıldığını düşündünüz mü hiç? Dünya yokmuş gibi yaşamaktan büyük yoksulluk olur mu? Güvenlik duygusu, kasım ayında bir top nergisle çalabileceğiniz bir kapınız olmasıdır; hesabını şaşırdığınız para, çelik kapılar, ömrünüzü değersiz bir nesneye dönüştüren eşyalarınız değil. Kendinize alınıp satılmaz bir armağan verin, gidin bir sabah çayırların türküsünü dinleyin. Tarla kuşlarının şakımasını bilmezseniz, aşkınızı hangi kanatlı sözlerle gökyüzüne yazabilirsiniz? su içerken suyu düşündünüz mü hiç; yıldızlar gecenize ne kadar; güneşle birlikte neler uyanır bir kentin varoşlarında? Şarkıları bin yıldır ölümü ve ayrılığı söyleyen bir ülkede siz gerçekten özgür müsünüz? Birbirinize bu kadar benzemek canınızı sıkmıyor mu? Gelin, hazır yağmurdan bir bahaneniz varken, duvarlarınızdan izin alın bir kerecik, ağaçlar, kuşlar, gün ışığı, rüzgâr ve toprağın o büyük şölenine bir sigara içimi olsun konuk olun. Kim bilir, eşit ve özgür ilişki hakkında bir kıpırdanma olur aklınızda..."

    (bkz: )

    insanlar iki uçta savrulup duruyor. ya evden işe - okuldan eve modunda yada kendileriyle çok uğraşır halde kişisel gelişim kitaplarıyla kafayı bozar şekilde. aslında şöyle bir dünyaya bakmak yetiyor sanki. elbette her yerinden irin akıyor yaşadığımız düzenin ama nasıl iç huzuru bulabiliriz başka türlü diye düşünmeden edemiyor insan. başka bir dünya mümkün diyebilmek kolay değil sorumluluk ister. ama o sorumluluğu almadığımızdaki yük daha fazla değil mi?
    #6141 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  11. Ahh canım defterlerim.
    Genellikle kitapların altını çizmek yerine önemli ve sevdiğim yerleri özellikle de bu bir biyografi, otobiyografi gibi şeyler ise not etmeyi destur edinmişimdir. kitapları karıştırmak daha çok zaman alıyor ve kitaplarım yıpranmamış oluyor. felsefe kitaplarının altını çizdiğim doğrudur ama zaten onları da pek birilerine vermiyorum okusun diye. onlar tamamen bana ait. neden açtım bu konuyu diye soruyorsunuz elbette. biraz defterimi açıp anımsamak çok hoşuma gitti uzun zamandır açmıyordum daha doğrusu açamıyordum. ben de böyle okuyorum bazı kitapları tekrar tekrar napalım :) ateşi çalmak kitabı 5 ciltten hemen hemen 2000 küsür sayfa kitap. tekrar tekrar okuyamam herhalde :) ha 2 kere okumuşluğum var gerçi ama son okumada dedim ki not alayım böyle olmayacak 2 yıl sonra bir daha okumaya kalkmamalıyım. ve iyi ki almışım.
    neyse ara ara ihtiyacım olacak bu defterlere bura sayesinde ben de bilgilerimi tazelemiş olacağım. bu zamana kadar ki birikimle, başka gözle bakma fırsatım olacak.
    #6167 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  12. kaktüsün çiçek açmasını görecek miyim diye düşünmek yerine çiçek açacağını görecekmiş gibi ona bakmak doğrusu bu. yaşamak buydu. olmayacak hayallerin peşinden koşmak yerine olabilecek hayaller için mücadele etmekti. olmayacağına odaklanmak yerine olabilmesi için gayret gösterirken şekillenmekti belki de..

    gece gece karşımda duran kaktüse bakıp bunları düşünmek de neyin nesi. ahh (bkz: ) bana neler düşündürttün buralara nasıl geldik.
    open.spotify.com/...
    bu şarkıyla bir yerlere daldı gözlerimiz, dalan gözlerimiz kaktüs ile buluştu. derken yaşamı sorguladım. neyse iyi geceler
    #6429 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  13. O zaman ben tatile kaçar.. ?
    #6446 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  14. Ah 1 hafta yoktum kimse de yokluğumu fark etmemiş gibi..
    yada üstteki girdiyi okudukları için rahatsız etmemiş de olabilirler. biz iyisini düşünelim :)
    ahh canlarım çokça güzel bir tatil oldu. bir kere çok özlediğim (bkz: )'a bir daha gitme fırsatım oldu ve dedim ki yine olsa yine gelirim. o manzarada kahve içmek efsaneydi. aklımda sadece bu kalmış gibi. kesinlikle gidilip görülmesi gereken yerlerden. tarihi de bir o kadar etkili.

    M.S. 319’da İskender’in ölümünden sonra, generallerinden biri, Antigonos Monophtalmos, kendisini Küçük Asya’nın hükümdarı ilan etmiştir ve esas destekçisi Pisidia olan rakibi Alcetas ile savaşmak için hazırlanmıştır. Antigonos Monophtalmos’un kuvvetleri, 40.000 piyadeden, 7.000 süvariden ve ayrıca sayısız filden meydana gelmiştir. Bu üstün nitelikli kuvvetlerin hakkından gelemeyen Alcetas ve arkadaşları Termessos’a sığınmışlardır.

    Termessoslular, onlara yardım etme sözü vermişlerdir. Bu sürede, Antigonos şehrin önüne gelmiş ve burada kamp kurarak düşmanının kendisine iade edilmesi için çabalamıştır. Yabancı bir Makedon uğruna şehirlerinin felakete sürüklenmesini istemeyen Termessos yaşlıları Alcetas’ın iade edilmesine karar vermişler ancak genç Termessoslular verdikleri sözü tutmak istemişler ve bunun dışına çıkmayı reddetmişlerdir.

    Yaşlılar, Alcetas’ı bırakma niyetleriyle ilgili bilgilendirmek amacıyla Antigonos’a heyet yollamışlardır. Savaşa devam etmek için yapılan gizli bir plana göre, Termessoslu gençler şehri terk etmeyi başarmıştır. Yakında tutsak olacağını öğrenen Alcetas, düşmanın eline verilmektense ölmeyi tercih etmiş ve kendini öldürmüştür. Yaşlılar, Antigonos’a Alcetas’ın cesedini yollamışlardır. Üç gün boyunca cesede her türlü eziyeti yapan Antigonos, daha sonra cesedi gömmeden bırakarak Pisidia’dan ayrılmıştır. Olanlara kızan gençler, Alcetas’ın cesedini geri almışlar, saygı içerisinde gömmüşler ve anısına bir güzel bir anıt dikmişlerdir.
    #6652 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  15. şu sıralar hayatımda birçok değişim.. çokça zorlanacağım bir kararı artık almak zorunda kaldım. ilk başta biraz konformist gibi yaklaşsam da daha iyi olacağını düşünerek hoşuma gitmeye başladı.
    ayrı eve çıkıyorum. bu dönemde çok zor olsa da zamanı gelmiş ve geçiyordu.. anamın dizinin dibinden artık ayrılmalıyım evet. yalnız tabi bu işsizlikte nasıl olacak diye düşünmüyor değilim ama bir risk aldım ve taşındım taşındım yoksa işe başlayınca zor.
    artık iş bulamazsam simit falan satarım ne yapalım.
    evi bulmak kolay oldu. bir tanıdık sayesinde çok güzel bir eve denk geldim. biraz da gözüm vardı o evde bayadır. teklif ayağıma geldi :) umarım iş için de böyle olur.
    neyse canlarım yakında terasımdan fotoğraflar atarım sizlere..
    şuraya bir de şarkı bırakalım o halde
    www.youtube.com/...
    #6808 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  16. pbs.twimg.com/...

    şunu gördüm bir güldüm önce. sonra düşündüm ki insan en çok kendine acımasız olmalı. ki devrimci önderlerin hayatlarına baktığımızda bunu görürüz. marx mesela burjuvazi ile anlaşabilir ve zengin olabilirdi. yalnız çocuklarını kaybetme pahasına da olsa insanlığa yararlı olmayı seçti. en çok kendimizle tartışmalı ve içimizdeki şeytana bir dur demeliyiz.
    #6848 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  17. şu sıralar çokça yoğunum. ev taşıma işleri tamamlandı. tamamen yerleştim artık. tabi 27 seneden sonra anamın dizinin dibinden ayrılınca bir boşluğa düşmedim değil. neyseki çok az sürdü bu boşluk ve kedimin de gelmesiyle tamamlandı. geriye iş meselesi kaldı. kısa zaman içerisinde bir de iş bulursam daha iyi olacak. çünkü elimdeki birikim en fazla 2 ay götürür. yemek temizlik alışveriş vs. çokça zaman alıyormuş gerçekten anamın evinde böyle hissetmemiştim. çoğu şeyi anam hallediyordu tabi. ah canım anam emeklerini ödeyemem.
    neyse vah etmiyorum tabi ki olması gereken böyleydi. yeni yaşama da alışırım elbet.

    bu sıralar şu şarkıyı çok dinliyorum
    www.youtube.com/...
    #7206 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  18. "Yeniden yürü tozlu yollara, yeniden uyan o sabahlara, yeniden"

    Herşeyin bittiği sanılan o anlarda tekrar kalk ve yürü. yeniden anla, yeniden dinle, yeniden başla, yeniden yürü.
    Huzur veren şarkılardan biri olmuştur. Kimine göre bu şarkı geçmişi hatırlatır ve öyle kalır. bana ise bu şarkı geçmişten ders çıkarıp geleceğe yürümeyi anlatır. Sadece bir aşk şarkısı olarak da düşünmek bana göre yanlış. bu şarkının başka bir anlamı var bence, olmalı. Biten bir aşkın yollarına düşmek değil sadece. şarkı bana göre geçmişin kirli sayfalarını anlayıp, dinleyip, ders çıkarıp bir başka güne dimdik yürü yılgınlığa düşme der. TEkrar ayağa kalk tekrar dene.

    Hüsnü Arkan - yeniden başlamalı

    #7339 katre | 3 yıl önce
    0kişiye özel 
  19. "bu hayat böyle gider mi diye çokça düşünüp çelişkiler yaşadığım şu sıralarda buraları boş bıraktığım doğrudur. bazı insanlarla tanışmasaydım kesinlikle hippi olur çıkar giderdim. şu sıralar yine çokça düşündüğüm bir yaşam tarzı olsa da bencillik olarak düşünüp geri adım atıyorum. salınıp duruyorum. içimdeki küçük burjuva zihniyeti yenmeliyim"
    diye yazmışım ve taslak kalmış. tam da şunu yazmak için gelmiştim bu da biraz devamı niteliğinde olsun o zaman..
    şu sıralar tarzım değişiyor. ve bu beni tedirgin ediyor. 1 yıl önce o ne öyle be dediğim şeyler şimdi hayatıma giriyor. iyi yönde bir değişim mi takip edemiyorum açıkçası. bu tarz şöyle gösteriyor kendini, giyim, saç vs. aslında daha rahat hissedeceğim şekilde planlıyorum ama bu kadar bir anda değiştirme isteği bende bir huzursuzluk yaratıyor. umarım sonu hayırlı olur.
    #8161 katre | 2 yıl önce
    2kişiye özel 
  20. Hay böyle düzenin.
    14 yaşındaki çocuk işçi kıyafetini makinaya kaptırıyor ve ölüyor. Hem de bu 22.00'da oluyor. Siz hala seçimleri mi tartışıyorsunuz. Hangi adayın samimiyetine inanıyorsunuz pardon
    301 madenci öldüğünde kim ne yaptı. Ama 41 madenci öldüğünde o ona bok atıyor o ona. Hassiktir.
    #8843 katre | 2 yıl önce
    4kişiye özel 
  21. yeter bu kadar hasretlik dedim.
    hayatımda bazı şeyleri düzene sokmam gerekti diyelim.. yokluğumda beni de pek anan olmamış :p neyse buralardayım artık katre olarak.
    #9944 katre | 2 yıl önce
    7kişiye özel 
  22. cem karaca - sevda kuşun kanadında

    bu şarkı o kadar iyi geliyor ki ..
    hep aynı şeyi yapıyorum. ürkütüyorum. benim de sorunum bu. herkes güzel sevecek diye bir şey yok be. napalım düzgün bir ilişki yaşamadım ki uzun uzun. bana yazılmış bu şarkı be. acemi aşıklara..
    #9962 katre | 2 yıl önce
    0kişiye özel 
  23. Bu aralar içimdeki öfke taşıyor. Birisine kıyamadığım için başkasından çıkarıyorum hıncımı. Ama bu öfkeyi tabiiki arkadaşlarımdan sevdiklerimden çıkarmıyorum. Tüm öfkemi şef, müdür, patron bozuntularına yönlendirmiş durumdayım ve hayatımda hiç bu kadar kinle dolmadım.
    Çalıştığım şantiyede şantiyenin yolu sıkıntılı. Dün bir arkadaşla birlikte yürürken köpekler sardı etrafımızı. Kitlendim kaldım. Arkadaş çantasıyla falan savurmaya çalıştı ama neyseki araba geldi birkaç yolumuza devam ettik. Ana firma şrfine gittim durumu anlattım ve sabahları duraktan almasını istedim. Şimdi de aradım. Ben sorun yaşıyorsam onlar da yaşayacak. Kimse sesini çıkarmamış dayatmamış maalesef. Herkes kendi imkanlarıyla gitmiş gelmiş. Ve üstüne bir de müdürün artistliği. Adam şantiyeye gelmiyor mesajla emir üstüne emir. Tehdit üstüne tehdit. S*kerler müdür bey. Neyse çağırdım bu deyyusu şantiyeye gelin de yüz yüze konuşalım sorunlarımız var dedim. Perşembe gelecek. Seve seve. ;)
    #9974 katre | 2 yıl önce
    0kişiye özel 
  24. www.hizliresim.com/...

    www.hizliresim.com/...

    Hoşgeldin bal oğlum. Iyi ki geldin sütlaç.
    Konya barınaktan kurtardığımız bir can. Salep kızımın yanına arkadaş arıyorduk ve oradan sahiplenmek daha mantıklı geldi. Bir gözü yok yavrucağzımın. Evim şuan daha da neşelendi.
    #9986 katre | 2 yıl önce
    0kişiye özel 
  25. Marx F.bolte'a bir mektubunda şöyle diyor,
    "ve işte böylece işçilerin her yerde birbirinden ayrı iktisadi hareketleri siyasal bir hareket doğurur, yani kendi çıkarlarını, genel bir biçimde gerçekleştirmek, toplumsal olarak zorlayıcı genel bir güce sahip olan bir biçim gerçekleştirmek üzere bir sınıf hareketi doğururlar. bu hareketler belli bir ön örgütlenmeyi varsayarlarsa da, kendileri de, bir o kadar, bu örgütlenmeyi geliştirmenin araçlarıdırlar."

    kapitalizmin tarihi de incelendiğinde işçilerin mücadelesinin sadece patronlara karşı iktisadi mücadeleler olarak kalmadığı ve giderek sınıf hareketi düzeyine yükseldiği görülüyor. bugün de böyle değil mi?

    not: bu da böyle not olarak kalsın. şu sıralar kitaplarıma gömüldüm. hadi bakalım
    #9992 katre | 2 yıl önce
    0kişiye özel